26 Mart 2013 Salı

Sipariş üzerine çocuk yapmak


Türkiye’de nüfus artış hızının 1.35’ten 1.2’ye düşüşü ülke politikasında ciddi bir panik yaratmış olmalı ki bu konuda ciddi teşvik çalışmaları başlamış. Avrupa’daki gibi güçlü bir sistemin kurulması amaçlanıyormuş.

Hükümetlerin üreme işinin içine girişleri, tabii ki genç nüfusun devamını sağlamak gibi haklı bir sebeptendir. Arkamızdan gelecek genç nüfusun az olması ileride birçok soruna yol açacaktır. Bu konuda bütün dünya politikaları haklı, söylenecek birşey yok. Fakat konunun aktörü olan çiftlerin de neden gönül rahatlığıyla çocuk yapmadığına bakmak gerekir.

Çiftler neden çocuk yapmaz?

a) Bireysel sebepler: İlişkilerine güvenmiyor olabilirler. İlişkileri çocuk yapmaya hazır olmayabilir. Kendileri anne ve baba olmaya hazır olmayabilirler. Çiftlerin, çocuk yapacak ve çocuğu yetiştirecek kadar paraları ve/veya zamanları ve/veya niyetleri olmayabilir.

b) Toplumsal, politik, ekonomik sebepler: Terör, savaş, bölünme korkusu, haberlerde görmeye alışık olduğumuz trafik kazaları, kavgalar, cinayetler (özellikle kadın ve çocuk cinayetleri), ekonomik krizler, parasızlık, işsizlik vs.

Kısacası kendilerine ve/veya çevrelerine güvenmedikleri için çocuk yapmamayı tercih ediyor olabilirler.

Toplumsal sebepleri her gün basında görüyoruz zaten.... Biz, bireysel tarafına bakalım şu işin:

Çocuk yapmak çok ciddi hatta biraz korkutucu bir sorumluluk. Kararın sonucu da ömür boyu kalıcı hem anne, hem baba için. Elizabeth Gilbert’in Eat, Pray, Love (Ye, Dua Et, Sev) kitabında bir cümle vardı, okuduğumda çok etkilenmiştim: “Bebek sahibi olmak, yüze yapılan bir dövme gibidir. Yapmadan önce bunu gerçekten isteyip istemediğinden emin olmalısın.” 

Yaşatmak, yedirmek, içirmek, büyütmek, giydirmek, okutmak, gezdirmek... Adeta hayatınızı birine adamak bu. Uzun süreli bir yolculuk. Bunu yerine getirememek ya da tamamlayamamak da aile için bir o kadar ciddi ve korkutucu hayal kırıklığı ve vicdan azabı... Çocuğa da yazık olur ayrıca.

İki kişilik bir ilişkinin üç kişi veya daha fazla kişilik bir ilişkiye dönüşmesinin de yan etkisi ayrı bir konu tabii. İlgi bölünür, bölünür, bölünür, bölünür. Artık çocuk ile ilgili konular ciddi tartışma konusudur, “Dikkat! Kırıcı olabilir, uzun süreli küsmelere sebep olabilir”. Tutku azalır, heyecan azalır, kavgalar artar, yaş krizleri artar... Uzaklıklar, aldatmalar, sessizlikler, boşanmalar...

Bütün riskleri, bütün ihtimalleri göze alabiliyorsanız, yapın çocukları. Yoksa tek kişilik ya da iki kişilik yaşamlar kafi. Kimseye zarar gelmesin.

Neyse...

İş, çocuğa teşvik politikalarıyla bitmiyor maalesef. Sipariş üzerine çocuk yapılmaz, bildiğiniz gibi... Tavuklar bile yapmaz yani !

Hazırsanız, özgür iradenizle istiyorsanız çocuk sahibi olun. Onunla birlikte bir gelecek hayal edebiliyorsanız, ona güvenli bir gelecek çizebiliyorsanız yapın çocuğunuzu. Ucuz iş gücüne kurban gitsin, kelle hesabına dahil olsun, ülke nüfus rekoru kırsın, varmış gibi gözüksün diye
değil!...

Ha, bu arada...

Nüfus artırmak için yurtdışındaki gibi evlilik dışı anlaşmalı birliktelikleri, taşıyıcı anneleri, sperm bankalarını da kullanabiliyor muyduk acaba?...
(Yüzümde hafif bir tebessümle yazayım istedim.)

* Bu yazı, 03.02.2013 tarihinde Kocaeli Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
http://www.kocaeligazetesi.com.tr/root.vol?title=siparis-uzerine-cocuk-yapmak&exec=page&nid=502129

2 yorum:

  1. Bu konuda okuduğum en güzel, sade ve samimi fikirler ve sorular. Bireysel kısmın daha ağır bastığına inanıyorum ben. Son paragraftaki soruların da açıkca tartışılması lazım aslında, tartışabilirse eğer bu tarafını da, o zaman mutlaka daha iyi destek görebilecektir çocuk yapma talepleri. Tartışılamazsa eksik kalır, serbest olamaz ve ahlak&yaşam tarzları arasında sıkışır ve ezilir...

    YanıtlaSil
  2. Sen yazmaya devam & ben de fırsatım oldukça okumaya ve yorum yazmaya...

    YanıtlaSil