27 Mart 2013 Çarşamba

ANNELERİ DE ONLAR, ÖĞRETMENLERİ DE…


Okullardaki eğitimi çok sert buldukları için çocuklarını kendileri eğitmeye karar verdiler. Her birinin kendine has bir metodu var.

Çocuklarına özel ders veren annelerle bir röportaj...




Fransa’nın ünlü kadın dergisi Elle’in internet sitesinde Charline Blanchard, çocuklarını evde eğiten annelerle ilgili bir yazı yayımlamış. Gelin, bu yazıda neler var bir bakalım…

Anneler Evi Okula Çevirdiler
Klasik anneler, çocuklarının ellerinden tutarak onları okullarına götüredursunlar, metrolarda koşturadursunlar, trafiğe sinirlenedursunlar; sıradışı anneler, evde sakin sakin kahvelerini içip pastalarını yiyorlar: sıraların gürültüsünden, sabah mırıldanmalarından uzaklar. Onlar, evlerindeki ve bahçelerindeki sessizliğin tadını çıkarıyorlar. Onlar kim? Evlerini okula çeviren anneler...
Fransa’nın çeşitli bölgelerinde yayılan okul dışında eğitim konsepti ile annelerin seçimleri bu yöne doğru kayıyor. Üniversitenin üzerine 10 yıl da okumaya gerek yok böyle bir seçim yapabilmek için... Herkesin bu seçime hakkı var. Sadece Fransa’daki Milli Eğitim, çocuk 10-16 yaş arasındayken ailelere bir ziyaret gerçekleştiriyor ve her şeyin yolunda gidip gitmediğine bakıyor, o kadar. Şu anda Fransa’da 3 bin 300 öğrenci evde eğitim görüyor. Bu çocukların anneleri de öğretmen rolünü üstleniyor.

Sıkıcı, Vahşi ve Saldırgan Bir Dünya
Bu metot rahatsız ediyor ve feministler, kadının bu rolüne karşı çıkıyor. Okyanus aşırı ülkelerde (genelde maddi sıkıntılardan ve dini nedenlerden kaynaklanan bir şekilde 1,5 milyon öğrenci evlerinde eğitim görüyor) bu konsept aileleri ikna ettiyse de Fransa’da hâlâ bu konuda muhalefet sürüyor. Mutsuzluk işareti olarak da okullarda bu süreç hissediliyor.
Bir grup, Milli Eğitim’den ailelere yıllık olarak bir ziyaret düzenlenmesini ve sürecin bir sosyal danışman bir de psikolog ile desteklenmesini öneriyor. Fransa’da yargıda da değişiklik var: Çocuklar, on beş ay boyunca bir eğitmen tarafından izleniyorlar.
Acaba bu anneleri motive eden nedir?Hoşlarına gitmeyen bir okul ile karşı karşıya geldiklerinde gücü ele geçiriyorlar…
Okula dair hatırladıkları şeyler şöyle: Sınıflar ve not hiyerarşisi, istemedikleri bir çalışma temposu. Onlar, bu dünyayı “sıkıcı, vahşi ve saldırgan” buluyorlar. Okul, çocuğu yetişkinlerin hayatına hazırlayan yer değil midir! Eğitim ve öğretimin yanında ilk aşkların yaşandığı, ilk arkadaşlıkların kurulduğu, bizi büyüten hataların ve asiliklerin yapıldığı yer değil midir okul! Cécile Devaux, “Eğer başka bir şey seçebilseydik, neden yapmamazlık ederdik ki!” Bu anneler, gerçekten farklı bir hayat seçmiş bulunmaktalar. Çocuklarına tamamen farklı bir eğitim sunuyorlar. Açık ve kesin eğitim gibi durmasa da onlar bunu daha kapalı bir şekilde yapıp sonuca ulaşıyorlar. Tarih, okuma ve matematik derslerini öğrenmek için müzeler, geziler, oyunlar, DVD’ler vs.

“Annelik Rolünü Profesyonelleştiriyorlar”
Pedopsikiyatr ve Réussir à l’école: une question d’amour?” (Okulda başarmak, sevgi işi mi?) kitabı yazarı Stéphane Clerget, “evde okul”un kadınların eve dönüşünün gizli yüzü olduğunu ifade ediyor. “Her zaman çocuklarının yanında evde kalmak istediklerini açıkça söyleyemiyorlar. Bu yüzden anneliği profesyonelleştiriyorlar. Bilgi ediniyorlar, kütüphaneler dolusu kitap okuyorlar, derneklere üye oluyorlar ve eğitmen diploması alıyorlar.” Ama okulda eğitimi tercih etmeyen annelerin, evde eşini bekleyen annelerle çok da ilgileri olmuyor. Kendi şirketlerinin sahipleri onlar: militan ruhlu ve hareketliler. “Bazı çocuklar hiçbir zaman okula gitmek istiyorum, demeyecek; çünkü anneleri çok güçlü!” diyor Stéphane Clerget. Çoğu anne bir “alternatif” hayat şekli arayışında ve “Ecolo-bio”yu (eko okul) keşfetmiş durumdalar. Bu yüzden okulu eve taşıdılar: daha “naturel” bir şey...
“Ben okulda her zaman sıkılırdım, çocuklarımda öğrenme zevkinin devam etmesini istiyorum.” diyor 30 yaşındaki Kenya göçmeni Virginie. Aynı zamanda çocuğunun okulda çok eziyet çektiğini düşünenler de var. 53 yaşındaki Yaëlle, “Anlayış göstermemek çok korkunç olurdu!” diyor. Okulda oğlunun not ortalaması üç ayda 18’den 6’ya düşmüştü ve oğlu agresif, disiplinsiz olmuştu. Hatta neredeyse okulundan atılmak üzereydi.

Çoğu vakada, seçim, gerçekten üzerinde çok düşünülmüş ve annelerin “Daha iyi ne yapılabilir?” sorgulamasından doğan derin isteğin sonucunda gerçekleşmiştir. Yine de aile içi eğitimin yararları net değildir. Bazıları bir geriye gidiş gözlemlemekte, diğerleri çok iyi bir yenilik hissetmektedir. Okulu tercih etmeyen anneler, ideallerini gerçekleştireceklerini ummaktadır.

“Çocuklarımın Güç İlişkileri İçinde Büyümelerini İstemiyorum”
Claudia, 46 yaşında, üç çocuğu var:
“Kızlarım hiç okula gitmediler. Canları istediği ve ihtiyaçları olduğu zaman öğrenecekler. Kızlarımın, bir şefin altında, onun emirlerine uyarak büyümelerini istemiyorum. Bu, eğitime boyun eğmektir; diğerlerinin saçmalıklarını kabul etmektir ve güç ilişkileri içinde büyümektir. On beş sene boyunca tarih-coğrafya öğretmeniydim ve öğrencilerin üç ay sonra her şeyi unuttuklarını gördüm. 2005 yılında öğretmenliği bıraktım; çünkü sıkılmıştım… Beş sene önce bir yayınevi açtım. Geç çocuk sahibi oldum ve onların ihtiyaçlarını karşılayacak bir şeyler yapmak istedim. Matematik, Fransızca ve fizik dersleri yapmıyoruz. Kızlarım piyano çalmayı öğreniyorlar, bilim müzelerine gidiyoruz, koroda şarkı söylüyorlar, tiyatroda oynuyorlar. Ben onların destekçisiyim.”

“Onların Gelişimleri İçin Her Şeyi Yapıyorum”
Maryline, 32 yaşında, iki çocuğu var:
“Eşim, evde eğitimden bahsettiğinde, benim için çok büyük bir sorumluluk olduğunu düşündüm. Birçok kişiyle bu konuyu konuştum, okudum ve bu fikrin hayranı oldum. Sabahları ciddi bir şekilde çalışıyoruz. Öğleden sonra ya dışarı çıkıyoruz ya da boş zaman yaratıyoruz. Evde olmamız, çocuklarımın eğitiminde bir sorun yaratmıyor. Hiçbir zaman sosyal olarak bilinir olmayı hayal etmedim. Şirketlere çeviri yapıyorum ve çocuklarım için olmasa da evden çalışıyorum. Sabit saatlerimin ve patronumun olmasını istemiyorum. Eşim de ben de evde annemizle büyüdük ve biz de aynısını yapmak istiyoruz.”

“Çok Gezdik”
Valérie, 48 yaşında, 7 çocuğu var:
“Bir gün, biri bana okulun zorunlu olmadığını söyledi: sanki kafamda bir ışık yanmış gibi oldu. O ana kadar onların dadıları gibiydim. Sabah onları okula bırakıyordum, akşam alıyordum, yemeklerini yediriyordum. Çocuk yapma sebebimiz onlarla günde bir saat geçirmek değildi. Büyük oğluma okulu bırakmayı önerdim. Kızım da aynı şeyi istedi. Diplomasız geçen seneler, özgürlük seneleriydi… Ben de 
onlarla birlikte öğrendim. Okula giden öğrencilerin programlarının aynısını takip ediyoruz zaten.”

* Bu yazı 22.04.2013 tarihinde kadinmedya.com adresinde yayınlanmıştır. 

http://www.kadinmedya.com/dunya/avrupa/cocuk-egitiminde-yeni-metod-evde-okul.php



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder