Ders kitaplarında medyanın dördüncü kuvvet olduğu anlatıladursun, biz
mesleğimizi gazetelerin Sarı Sayfaları’ndan takip ediyoruz... Satılıklar,
kiralıklar bir de iş arayanlar... Aslında çoğu ülkedeki gibi... Fakat bizde
çoğu ülkeden belki “biraz” fazlaca...
Bizdeki işler satılık ya da kiralık... Dine, kişiye, düşünceye, kıyafete,
cinselliğe, paraya.
Saflıktan bu düzenin içine girdiysek denecek birşey yok. Olay, gerçek
anlamda tamamen duygusal ise, yaşananları kendimize yediremeyip düzenden
çıkmamız zaten yakın. Fakat iş, kara mizah tonunda “tamamen duygusal” ise, en
yakın tarihte hatta belki geçmişten bu güne, bugünden geleceğe buluşma mekanı
Sarı Sayfalar.... Satılıklar ve satış fiyatları. Kiralıklar ve kira ücretleri.
Bir de gazeteciliği, fonksiyonel değerine layık olarak yapmayı hedef edinmiş
eski gazeteciler ya da gazetecilik virüsünü nereden kaptıysa onu, ideal
ölçütlerine göre yapmaya çalışan acemiler. Parasız olanlar. Kısaca iş
arayanlar... Yani ben, sen, o, biz, siz, onlar. Aslında bu işi “gerçekten” görev edinerek yapmak isteyenler
ya da bana defalarca söylendiği gibi “bu meslek için fazla eğitimliler”.
Mesleğe eskiden girenler mesleki gururlarını, en son girenler mesleki ideallerini
korumaya çalışıyorlar. Sanırım aradakiler kayıp... Onlar, o kadar hafiflemişler
ki rüzgar onları kolayca önüne katıp götürebiliyor. Aynı rüzgar, onları
besliyor, gezdiriyor ve “adam” ediyor. Alışılmadık beyinlere bilgi ve kültür
yüklemesi, alışılmadık bedenlere toplantı kıyafetleri, alışmadık konumlara
para, alışılmadık karakterlere güç... Sonuç:
“Evet sayın seyirciler, bir son dakika haberiyle karşınızdayız. Dördüncü
kuvvet medyada doğal afet. Kasırga...”
Ölü çok, yaralı çok... Okumayıp yapan, sorgulamayıp inanan, çalan çırpan,
korkan, susan, yalancıktan konuşan çok... İşin kötüsü aksini yapmaya çalışanlar
da başka başka yerlerde, başka başka işlerde ya da başka başka işsizliklerde...
Gazetecilik, seni bana böyle öğretmemişlerdi ya da ben bunun için bu kadar
yetiştirmeye çalışmamıştım kendimi....
Hayatımda, seni iş olarak aradığım dokuz ayı kaybettim... Ama öyle kötüsün
ki beni bırakmıyorsun ve seni “gönüllü” olarak kimseye bağlı olmadan
“dışarıdan” yapıyorum.
* Türk-İngiliz Gazeteciler Birliği'nin internet sitesinden yazıya ulaşmak için
http://tigb.org/?kayitbag=yazarlargs61tytt3vd05bkspnmbfk9nbvh9p59tk3h2pyhfhm3apdtzr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder